Saygıdeğer Öğretmenlerim,
Birinci adımı takip eden ikinci adım gibi, okulun ilk gününden sonraki geçiş dönemi olan ikinci günde, en az ilk gün kadar önemlidir. Öğrenciler maalesef ki çevreden okul ile alakalı az da olsa olumsuz söylemler duyabilirler. Bunun için özellikle okulun ilk gününü güzel geçiren öğrenci, anlatılan zorlukların o zaman ikinci gün ile başlayacağını düşünebilir. Öğrenciler okuldaki ilk günün heyecanının bitmesi ile artık aktif öğrenme sürecine hızlı bir geçiş yapılacağı zannına kapılabilir.
Bu algıyı yıkmak için ikinci günü fırsata çevirmemiz gerekir. İkinci gün, ilk ders zili çalması ile öğretmenlerimizin sınıflarına ilk günkü sevecenlik ve hoşgörü ile giriş yapmaları önemlidir. Ufak bir hasbihal, güzel bir nabız yoklama olacaktır. Öğrencilerinizin sizi sevmesinden sonra size güven duyması gerekir. Güven, sevgi kadar hızlı kazanılmaz. Dünyanın en pahalı şeyidir aslında. Bunun için zamana ihtiyacımız var ve biz şu an o zamanın içindeyiz. Hiçbir yeni düzen, birden oluşmaz. Alıştırma döneminin sağlıklı geçmesi için zamana ve sabra ihtiyacımız var.
İkinci ders zilinin çalması ile yavaş yavaş sınıf kuralları oluşturulmaya başlanılmalıdır. Buraya dikkat etmenizi isterim ki; sınıf kurallarını anlatmak yerine sınıf kurallarını oluşturmak ifadesini kullandık. Zira herkesin uymak zorunda olduğu kuralların, demokratik bir biçimde belirlenmesi, sınıftaki her öğrenciyi kurallara uyma konusunda sorumluluk sahibi yapacaktır. Kurallar belirlenirken öğretmenimizin özellikle arka sıralarda, konuya fazla katılım sağlamayan çekingen öğrencileri dahil etmeye çalışması, dikkat etmesi gereken hassas bir durumdur.
Sınıf kurallarının belirlenmesinde öğretmenimizin “nasıl yapalım? hım öylemi yapalım? yoksa böylemi yapalım?” diyerek istişareler etmesi, öğrenciyi kazanma konusunda kendisine artı puan kazandıracaktır. Ayrıca bu naifliği göstermemiz, öğrencinin bize saygı duymasını da olumlu etkileyecektir.
Üçüncü dersin başlaması ile ders tanıtımı yapılması yerinde bir yaklaşım olacaktır. Ders işlenmeden önce, öğrencinin o yıl işleyeceği dersin konuları ile tanışması, kendisini rahatlatacaktır. Ders tanıtımlarında, ders konularının zorluklarından asla ve asla bahsedilmemelidir. “Bu sene çok çalışmalısınız, geçen seneki konulara bu sene bu konularda eklendi, artık oyun oynamak yok, derslerinize odaklanacaksınız,” gibi olumsuz yaklaşımlardan kesinlikle uzak durmalıyız. Bunun yerine “bu sene derste bu konuları işleyeceğiz, hepimiz öğrenirken çok eğleneceğiz, sadece derste konuyu dinlemeniz ve azda olsa vereceğim ev ödevlerinizi yapmanız yeterli olacaktır, siz sadece programlı olun yeter,” diye motivasyonu yükselten konuşmalar yapmanız, olan kaygıları gidererek, dersteki başarıyı da olumlu etkileyecektir.
Öğretmenlikte kendimizi ve öğrencilerimizi yıpratmadan, keyif alarak öğretmek ve öğrenmelerini sağlamak istiyorsak, adım adım ilerlememiz gerekmektedir. Başarının bir rastlantı olmadığı gerçeğinden yola çıkarak, atacağımız adımları sağlam ve dikkatli atmamız, bizim ile beraber öğrencilerimizi de başarıya götürecektir.
Saygılarımla.