Saygıdeğer Öğretmenlerim,
Öğretmenlikte kaçıncı yılımız olursa olsun, okuldaki ilk günün heyecanı ve son günün hüznü hiç değişmez. Hatta yıllar geçtikçe, ilk ve son günlere daha fazla anlam yüklemeye başlarız. Yıllardır ilk günün heyecanı hiç geçmeyen öğretmenlerimize “öğretmenliği gerçekten seviyor,” diyebiliriz. Her yılın kıymeti bir başkadır sonuçta.
Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor ki, ilk intiba 30 saniyede oluşmaktadır. Ve ilk intibaın ikinci bir şansı yoktur. Bunun için sınıfa ilk girişimiz, öğrencilere ilk hitabetimiz hep akıllarda kalacaktır. İleriye dönük bizi sıkıntıya sokacak, yanlış anlaşılmaya zemin hazırlayacak davranış ve söylemlerden kaçınmalıyız. Seneler sonra bizi nasıl hatırlamalarını istiyorsak, öyle bir başlangıç yapmalıyız. Kim kötü hatırlanmak ister ki? O zaman gelin, bu ilk günü fırsat bilip, avantaja çevirelim.
Peki nasıl?
Aslında doğru izlenen birkaç adımla bu oldukça kolaydır. Öncelikle ilk gün, okulöncesi kurumları için öğrencilerin resimlerinin sınıf panosuna veya sınıf kapısına asılması, ilkokul ve üst kademeleri için öğrenci listesinin sınıf panosuna veya kapısına asılması, öğrencide öğretmenin kendisini sahiplendiği mesajını uyandırır ki, bu öğrencinin sınıfını sahiplenebilmesi için oldukça önemlidir.
Devamında, sınıfa kendimizden emin, öğretmenliğe hakim, öğrencileri sevdiğimizi hissettiren girişimiz olmalıdır. İlk gün otorite kurmaya asla çalışmayalım. Öğretmen olarak varlığımızı hissettirmemiz, ilk gün için yeterli olacaktır.
Kendinizi uzun uzadıya anlatmaktan sakının. İsminiz ve branşınız ne ise bunları söylemeniz, ilk günde öğrenci için yeterli olacaktır. Öğrencilerin sırayla ve kısaca kendilerini tanıtmalarını isteyerek tanıştırmalı, devamında sınıf olarak topluca tanışma yapmanız yerinde olacaktır. Bu durum özellikle sınıfta çekingen olan öğrencileri rahatlatacak ve sınıftaki arkadaşları ile kaynaşmalarına doğru bir zemin hazırlayacaktır.
Okulun ilk gününde sınıf kurallarının anlatılması, ders programına dair öğretmenin bilgi vermesi, yapılmaması gerekenler arasındadır. İlk günün heyecanı hafife alınmamalı, gün boş geçirilmemelidir. Dersi boş bırakmak, ilk günü doğru değerlendirmemek olur. Ders işlemek yerine, özellikle ikinci dersten sonra ufak ufak ders tanıtımı yapmamız, öğrenciler için rahatlatıcı bir geçiş olacaktır.
Okul öncesi için karşılıklı konuşmaktan daha etkili olan, sınıf içi etkinliğidir. Kendi öğretmenliğimde, okulun ilk günü “sınıfımızda kar yağıyor,” diyerek öğrencileri sınıfa çeker ve kar spreyi ile çok etkili bir sınıf içi aktivitesi yapardım. Emin olun buna bayılmayan bir öğrencim hiç olmadı. İlkokul ve kademeleri için mizah yönü güçlü olan öğretmenlerimizin neşeli hikayeler anlatmasını ve bilmeceler sormasını tavsiye ederiz. Fakat mizah yönü zayıf olan öğretmenlerimizin bu alanda ısrarcı olmayıp, neşeli hikayeler anlatmayı ve bilmeceler sormayı öğrencilerine bırakması daha doğru olacaktır.
Başarılı geçmesini istediğimiz eğitim dönemine, başarılı giriş yapalım. İlk günü güzel atlattıktan sonra ikinci gün de en az ilk gün kadar önemlidir. Okul ile tanışma, eğitim sistemini anlatma konusunda yumuşak bir giriş yapmamız, sağlam adım atmamızı sağlayacaktır. O zaman bir sonraki yazımız OKULDA 2. GÜNÜM İLE devam etsin.
Saygılarımla.
