Disiplinsizlik Disiplin Edilir mi?
Saygıdeğer Öğretmenlerim,
Öğretmenler olarak hepimizin hayali, disiplinli bir okul ve sınıf ortamına sahip olmaktır. Bu hayal öğretmenler kadar, öğrencilerinde hayalidir. Öğretmen ve öğrencinin çözümler üzerine ortaklaşa çalıştığı, belirlenen kurallara herkesin uyum sağladığı, karşılıklı saygı ve hoşgörünün sağlandığı, işbirlikçi beceriye sahip bir sınıf düşünelim. İnsan böyle bir sınıfta hem öğretmen hem de öğrenci olmak ister.
Öğretmenler disiplinsizliğin nedenlerinden birinin, öğrencilerin evdeki aile tutumları olduğunu düşünerek “Aile ilgilenmiyor, kaç defa söyledim, ben tek başıma ne yapabilirim ki?” savunmasını yapmaktalar. Disiplin oluşturmadaki engellerden birinin aile olduğunu dile getirmekteler. Aslında öğretmenler olarak yapabileceğimiz çok şey var. Hatta pek çok şey var. Evet, bir öğrencinin aile ortamını değiştiremeyiz. Fakat okul ortamını pozitif değiştirebilmek bizim elimizde.
Öğretmenler disiplinsizliğin bir diğer nedeninin, yönetimden kaynaklı olduğunu savunmaktadırlar. Bulunduğumuz kurumda gerek yönetimden kaynaklı gerekse öğretmenlerden kaynaklı disiplinsizlik durumu söz konusu olabilir. Disiplin oluşturmak isteyen öğretmenlerin yapacağı ilk iş, bu durumu yönetim ile istişare etmek ve devamında öğretmen arkadaşlarından çözüm için destek istemek olmalıdır. Var sayalım (olmaz ya) istediğimiz desteği bulamadık. O zaman işe ilk olarak kendi sınıfımızda etkili disiplin ortamı oluşturarak başlamalıyız. Disiplini kendi sınıfımızda başardığımızda, yönetim ve diğer öğretmen arkadaşlarımız bu olumlu disiplin ortamını görüp, tüm kurumda oluşturulmasını isteyeceklerdir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi evet, bir öğrencinin ev ortamını değiştiremeyiz. Fakat okul ortamını değiştirebiliriz. Okul ortamını değiştirmeye gücümüz yetmeyebilir. Fakat sınıfı olumlu değiştirebilmek biz öğretmenlerin elinde.
Disiplin konusu hepimizin ortak sorunu olduğundan bu problemin tarihini araştırmak istedik. Ve sorunun 19. Yüzyılın sonlarına doğru oluşturulan ve günümüze kadar aktif kullanılan, Endüstri Eğitim Sisteminin benimsenmesinden kaynaklı olduğunu anladık. Endüstri Eğitim sistemi, üretimin mekanik bir sistem olduğunu, düşünmenin çalışanın değil yöneticinin işi olduğunu benimsemektedir. Bunun için okullarda yetiştirilen öğrencilerin okuma, yazma ve aritmetik gibi temel eğitim becerilerinin kazandırılmasını yeterli görmektedir. Toplumda uyumlu ve saygılı yaşayabilmek için öğretilmesi gereken sorun çözme, yardım etme, saygı duyma, hoşgörü gibi temel yaşam becerilerinin kazandırılmasına yönelik eğitimlere yer verilmemektedir. Bu becerileri kazanamayan öğrencilerde, toplumdaki düzeni sağlayan disiplin kavramının sağlıklı oluşması oldukça zordur.
Okullarda öğrencilere öğretilmesi gereken beceriler, yeniden tanımlanmalıdır. Bunların başında olmazsa olmaz, temel yaşam becerisi listenin başında yer almalıdır.
Endüstri Eğitim sistemi, öğrenciye sürekli bilgi öğretir. Ev ödevleri ile bu bilgilerin daha fazla toplanmasını hedefler. Fakat bu kadar bilgi ile ne yapılacağı konusu öğrenciler ile paylaşılmaz. Öğrenciler bu durumun farkında olduklarını şu itirazları ile belirtirler “Biz bunları öğrenince ne olacak ki, bunlar bizim işimize nasıl yarayacak?” En kötüsü şu ki, bu sistem ile yaşamaya alışan öğrenci, mezun olduktan sonra toplumda uyumlu yaşamaya dair kazanması gereken temel yaşam becerisi olmadığı için sosyal ilişkilerde yetersiz kalır. Çünkü problem çözme ve ciddi düşünme becerilerini aktif kullanamadığından, bu yeteneklerini güçlendirememiştir.
Şimdi size şöyle bir soru sorsak, “Öğrencilerinizin ne tür beceri ve özelliğe sahip olmasını istersiniz?” Genelde verilen ortak cevaplar, “Saygılı, kurallara uyan, sorumluluk sahibi, yardım sever, çalışkan, problem çözen…” Bu cevaplar üzerine ikinci soruyu sormak istiyoruz. “Öğrencilerinizin bu becerilere sahip olması için siz ne yapıyorsunuz?” Bu soru birazda disiplin oluşturmaya çalışırken kullandığımız yaklaşımımızı bize göstermektedir.
Birazdan etkili disiplin oluşturabilmek için bahsedeceğimiz teknikleri öğrenen öğretmenler bu metodu sadece okulda değil, gündelik hayatlarında da aktif kullanmayı isteyeceklerdir.
Konumuza disiplinin ne olup, olmadığını izah ederek devam edelim.
Okulda disiplin; herkesin birbirine saygı duyarak kurallara uyduğu, öğrencilerin bahçede cıvıl cıvıl koşarak oynadığı, derste parmağını kaldırarak söz aldığında düşüncesini öğretmeni ile rahatça paylaşabildiği, kazandığı becerilerini rahatça sergileyebildiği, uyum ve ahengin yakalandığı ortamdır. Yani disiplin kusursuz okul ortamı oluşturmak değil, saygılı ve hoşgörülü okul ortamı oluşturmaktır.
Disiplin, okulda öğrencilerin teneffüs saatlerinde bağırmadan, koşmadan hareket etmeleri, dersi soru sormadan dinlemeleri değildir. Çünkü böyle bir ortamda disiplin değil, otorite vardır. Ya da tam tersini düşünelim. Öğrencilere sınır konmayan, özgür olmak adına tüm kuralların kaldırıldığı, hiçbir müdahalenin yapılmadığı bir ortamda da disiplinin oluşabilmesi mümkün değildir. Çünkü herkesin özgürlük alanı, bir başkasının özgürlük alanına kadardır. Devamında disiplinin sağlanamadığı sınıflarda “Siz ne biçim sınıfsınız. Ne saygı biliyorsunuz ne kural. Öğretmeniniz size hiçbir şey öğretmemiş. Tek bildiğiniz gürültü yapmak. Hemen herkes yerine geçsin,” şeklinde söylenerek sınıfta disiplin oluşturmaya çalışan öğretmen, bu isteğini hiçbir zaman yerine getiremez.
Peki, disiplini sağlamak kolay mı?
Disiplini sağlamak, disiplinsizliği sağlamaktan daha kolaydır. Çünkü disiplinsiz okul ortamında sorun bitmez, müdahale etmeniz gereken birçok mevzu vardır ve siz bunlara yetişemeyerek son çare bağırmayı ya da cezalandırmayı seçmek durumunda kalabilirsiniz. Şaşırtıcı şu ki, öğretmenler kendilerinin cezalandırılmasından nefret etseler dahi, disiplin sağlamak için cezalandırma sisteminden vazgeçmeye istekli olmayabilirler. Disiplini sağlamak başta biraz zor gibi gelse de sonrasında büyük kolaylık sağlamaktadır. Disiplin kurmaktan kaçınan öğretmen başta uğraşmadığı için işini kısa yoldan kolaylaştırdığını zannetse de, kısa sürede yaşanan problemler sayesinde işi hiç olmadığı kadar zorlaşacaktır. Disiplinli sınıfta 1 zorluk 9 kolaylık varsa, disiplinsiz sınıfta 1 kolaylık 9 zorluk söz konusudur.
Disiplin yaklaşımımız, güce dayalı korku yollu disiplin yaklaşımından uzak olmalıdır. Çünkü korku kaynağı ortadan kalktığı zaman, disiplin de ortadan kalkar. En kötüsü öğrencilerin motivasyon kaynağı korku olur. Korktuklarında evet, her şeyi yaparlar. Fakat korku kalktığında, ne yapacaklarını bilemezler. Bunun için korku yollu disiplini savunan öğretmenler etraflarına “Gördünüz işte. Ben cezalandırmasam bizim öğrenciler hiçbir şey yapamazlar. Bende cezalandırmak istemiyorum. Ama bağırmadan ya da ceza vermeden olmuyor,” diyerek hakkaniyetlerini savunurlar.
Disiplinli ortamı sağlamaya çalışan öğretmenlerin yaptıkları en sık hatalar;
- Yapılan hatayı görmezden gelme,
- Hemen veliyi aramak,
- Müdürün odasına göndermek,
- Rehberlik birimine yönlendirmek,
- Ayakta bekletmek,
- Sınıftan kovmak,
- Arkadaşların önünde azarlamak.
Disiplin oluşturabilmek için belki de bildiğimiz tek yol, bunlardır.
Gelin disiplin oluşturmada korku yollu disiplin yerine, iyileştirici disiplin yöntemlerini kullanarak, okulda etkili disiplin ortamını oluşturalım. Hem öğrencilerimizi kazanalım hem de kendi işimizi kolaylaştıralım.
Okulda disiplin oluşturmakta gelişen yeni paradigmalardan bahsetmeden önce, öz saygı, öz disiplin ve öz kontrol konularına ufakça değinmek isteriz. Burası önemli. Çünkü biz değişmeden karşı tarafın değişmesi, mümkün değil. Bunun için öğretmenler olarak önce biz saygılı, disiplinli ve kontrol sahibi olmalıyız. Saygılı olmayan bir öğretmenin sınıfına saygı kazandırabilmesi güçtür. Çünkü öğrenci, söylemden önce eyleme odaklanır. Bunun için öğrencilerimize bir yetişkine duyduğumuz saygıyı duymalı, kurallara öğrencilerden önce biz uymalıyız. Mesela; teneffüs saati bittikten sonra derse geç gelen öğretmenin sınıfında, programlar sürekli geç başlar. Günlük ders program akışına dikkat etmeyen öğretmenin öğrencileri, derse sürekli eksik materyal ya da kitaplarını unutmuş olarak gelirler. Ez cümle, biz ne kadar disiplinli olursak, sınıfımız o kadar disiplinli olur.
Devamında kontrolümüzü kaybetmemeliyiz. Bu durum kendisini genelde kriz zamanlarında belli eder. Öfkemizi kontrol etmeli, aktif dinlemede öğrencinin sözünü kesmeden dinlemeli, sorumluluğunu yerine getiremeyen öğrenciye yüksekten tepkiler vermemeliyiz.
Saygılı ve kontrollü olduktan sonra gelelim iyileştirici disiplin tekniklerine. Bu tekniklerin temelinde, öğrencinin girişimci, hoşgörülü, işbirlikçi ve sorumluluk sahibi olmasını desteklemek vardır. Bunun için öğrencinin davranışının tüm sorumluluğu kendisine aittir. Sorumlulukları belirlemek, disiplin oluşturmakta oldukça önemlidir. Öğrencinin sorumlulukları öğrenmek ve çalışmak, öğretmenin sorumlulukları öğrencilere etkili öğrenme ortamı oluşturmaktır.
Yazımıza Pozitif Disiplin Yöntemleri ile devam etmek için linki tıklayarak okumaya devam edebilirsiniz.
Saygılarımla.