Saygıdeğer Öğretmenlerim,
Bardağın dolu tarafına mı, yoksa boş tarafına mı bakılmalıdır? Bu soruya boş tarafı cevabını verenler için “hep olmayanı görüyorsun,” dolu tarafı cevabını verenler için “çok iyimsersin,” yakıştırması yapılır. Fakat doğru olan bardağın hem dolu hem boş tarafını görerek gerçekçi yaklaşmaktır. Eğitime de gerçekçi bakış açısı ile yaklaşarak, kaliteyi yükseltmenin yolları aranmalıdır. Güçlü yönler desteklenmeli, zayıf yönler iyileştirilmelidir. Kaliteyi hayatımızın her aşamasında, tüm işletmelerde görmek istiyorsak, işe eğitim kurumlarındaki kaliteyi yükselterek başlamalıyız.
Kaliteyi yükselterek gelişmek için değişimi göze almak gerekir. Sadece tecrübeler ile hareket etmek ve her yapılanı yeterli görmek, işimizdeki kaliteyi yükseltmez. Velev ki 30 yıllık öğretmen olun. Gelişmek adına değişimi reddederseniz, 30 yılda kendinizi sadece 30 kere tekrar etmiş olursunuz. Şayet kaliteyi yükseltmek adına gelişerek ilerlerseniz, bu size 30 yıllık tecrübe kazandırır.
Toplam Kalite Yönetiminin başlangıç hikayesine kısaca değinerek, mevzuya giriş yapalım.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerika’da uygulanmaya başlanan Toplam Kalite Yönetimi, sistemlerin değişmesi ile “sıfır hata ve ilk defada doğruyu yap,” yaklaşımıyla ürünlerin niteliklerine odaklanılarak, kaliteli üretim felsefesi uygulanmıştır. Sonuç olarak 1940`larda Amerika ürettiği kaliteli ürünler ile övünmekte ve bu firmaların başında Ford şirketi gelmektedir. Bunun yanında Amerika bu yıllarda ciddi sayıda askeri malzeme üretmiştir.
Fakat 1950’den itibaren Amerika, eski üretim şekli olan düşük maliyetle üretimi artırıp çok kazanma yoluna giderek, kaliteden yavaşça uzaklaşmıştır. 1949 yılında Amerikalı bazı bilim insanları, üretimde henüz geri olan Japonya`ya Toplam Kalite Yönetim sistemini, çeşitli konferanslar vererek benimsetir. Ve 1949 yılı itibariyle Japonya artık kalite odaklı üretime geçerek 1960`larda optik alanda, 1970`lerde elektronik alanda dünya lideri olur.
İşin garibi şu ki, bu yöntemi benimseten Amerika, Japonya’nın gerisinde kalmaktadır. Bunun üzerine yapılan araştırmalarda Japonların uyguladığı kalite çemberinin Amerika’da işlemediği görülmüştü. Çünkü toplam kalite yönetimi Amerika’daki üst düzey yöneticilerinin kültürüne uzaktır. Japonya’daki üst düzey yöneticileri işçilerin fikirlerini önemseyerek insan psikolojisine önem vermekte, öğrenme üzerine çeşitli sistemler geliştirmektedir. Müşterilerin ihtiyaçlarına en iyi cevabı vererek, işletmenin uzun yıllar varlığını sürdürmesini sağlamıştır.
Eğitim sahasına 1990`larda gelen toplam kalite yönetimi, öğrenci merkezli öğrenmeyi esas almaktadır. Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi, hızlı değil doğru çalışmayı, rekabet değil iş birliği içinde olmayı savunmaktadır. Başarısız olunduğunda yönetimi veya öğrenciyi suçlamak yerine, kullanılan yöntemlere yönelmektir. TKY (Toplam Kalite Yönetimi) kontrol kavramı değil, yönetim tarzıdır. Temelinde “Bir zincirin en zayıf halkası kadar güçlüsün,” vardır.
TKY sistemi eğitimde öğrenciyi, müşteri olarak tanımlar. Veli ise dış müşteridir. Ürün, öğrenmektir. Yani TKY sisteminde ürün olan akademik ve ahlaki öğrenme, müşteri olan öğrenciye kaliteli işlenerek öğretilir ve sonuç olarak bu öğrenme öğrencinin davranışlarına yansır. Burada öğretmen ve öğrenci arasındaki sorumluluklar net bir şekilde belirlenir. Öğretme işi öğretmenin, öğrenme işi öğrencinin sorumluluğudur. En önemlisi her ikisi farklı süreçtir. Sıralamada asıl müşteri olan öğrencinin ihtiyacından sonra, dış müşteri olan velinin beklentileri karşılanmalıdır.
Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi İlkeleri;
- Destekleyici ve güvenli bir sınıf ortamı oluşturmak,
- Etkili iletişimi uygulayarak, insan odaklı yaklaşmak,
- Bilgiye ulaşmak ve ulaşılan bilgiyi aktif kullanmak,
- Sürekli gelişimi sağlayarak potansiyelin en üst sınırına çıkmak, gelişmek için sürekli çaba sarf etmek,
- Deming Döngüsü olarak bilinen “planla, yap, değerlendir ve harekete geç,” yaklaşımından yararlanmak,
- Hizmet içi eğitimlerle öğretmenlerin, daha fazla güçlenerek gelişmelerini desteklemek,
- Öğretmenlerin, baskın otoriteden uzak liderlik ederek öğrencilerin çabalarını desteklemesi,
- Öğrenmeyi ve keşfetmeyi engelleyen tüm engelleri kaldırmak,
- Öğrencilere öğrendikleri bilgilerin çok değerli olduğunu benimsetmek,
- Öğrenciyi başarıyla tanıştırarak kendisini iyi hissetmesini sağlamak. Çünkü başarmak, başarmanın güdüleyicisidir.
- Özsaygı, özgüven ve özdenetimin kazandırılması,
- Öğrencideki korku giderilmelidir. Kaliteli okulda olmaması gerek en önemli şey, öğrencideki korkudur.
- Geliştirmek ve iyileştirmek adına ölçümler yaparak, eğitim kalitesi takip edilmelidir. Ölçmediğinizi geliştiremezsiniz, geliştiremediğinizi kontrol edemezsiniz.
- Sınıftaki tüm öğrencilerin aktif katılımı ile her öğrencinin öğrenmesini sağlanarak, eğitimde kalite yakalanmalıdır.
Gelelim tüm bu ilkelerin öğretmenler tarafından nasıl uygulanacağına. Yazımıza “Kaliteli Okul Hareketi” linkini tıklayarak devam edebilirsiniz.
http://ogretmenkocu.com/2022/07/21/kaliteli-okul-hareketi/
Saygılarımla.