18.4 C
Türkiye
Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Hayır Demeden, Hayır Diyebilmek

Saygıdeğer Öğretmenlerim,

Karşı tarafı kırmaktan kaçındığımız, gelen tepkiden çekindiğimiz, işimizi kaybetmekten korktuğumuz için hayır diyemeyiz. Bizden rica edilen bir işi yapmak, yardım etmek, zaman ayırmak güzel ve örnek bir davranıştır.

Ama….

Taviz tavizi doğurur. Alttan almak için evet demek, bazen doğru yol olmayabilir. Sınırlarımızı doğru belirlememiz, kendi alanımızda bize genişlik sağlayacaktır. Birçok defa evet dediğimiz için, bugün sonu gelmeyen ricalara kayıtsız kalamıyoruz. Elimizden geldiğince evet diyerek yardım ediyor, yapılması güç olan işler için hayır dediğimiz de ise vicdanen kendimizi kötü hissediyoruz.

Bazen olumsuz sonuçlara sebep olmamak, değer verdiklerimizin gönlünü kırmamak adına naifliğimizden, evet kelimesini kullanmayı tercih ederiz. Bu durumda hayır diyemediğimiz için başkalarının kararlarını yaşamak durumunda kalabiliriz.

Hayır kelinesini kullanmadan da hayır diyebiliriz. Asıl sorumluluğumuza odaklanıp, kendi işimize zaman ayırmak için hayatımızdan hayır kelimesini eksiltmeye ne dersiniz? Artık olumsuzluk algısı oluşturan bu kelimeyi hayatımızdan çıkaralım. En azından bir hafta denemeye değer diye düşünüyoruz. Hayır kelimesi yerine kısa yol tuşlarını kullanarak denemeye başlayabiliriz. Mesela; çayı biten kişinin bardağın üstüne çay kaşığını koyması, “çay içmek istemiyorum,” demektir ki, hayır demenin başka bir şeklidir. Sözel olarak hayır kelimesini kullanmadan, hayır demektir aslında.

Konuları izah ederken vereceğimiz örnekler ile mevzu, aklınızda daha güzel oturacaktır.

  • Sizden sürekli iş isteyenlere hayır diyemiyorsanız,

Birkaç defa bizden iş isteyen arkadaşlarımıza karşı, nezaketen yardımcı olmaya çalışırız. Fakat bu durum zamanla öyle bir hal alır ki, o iş artık sizin işiniz olur. Yapılmadığında, siz sorumlu gösterilirsiniz. Mesela; okulda fotokopi makinasını siz kullanabiliyorsunuzdur. Arkadaşınız, birkaç defa sizden bu konu hakkında yardım istedi ve sizde bunu seve seve yaptınız. Fakat bu öyle bir durum haline geldi ki, okulda fotokopi çekmek artık sizin sorumluluğunuzda görülmeye başlandı. O zaman, hayır demeden hayır diyebilmeyi denemelisiniz. Nasıl mı? Buna en güzel çözüm, bire üç istemek olur sanırım. İlk olarak arkadaşımız fotokopi çekmeyi bilmiyorsa, fotokopi makinasına yabancıysa, öğretmeyi teklif edebiliriz. Eğer arkadaşımız öğrenmeye sıcak bakmıyorsa, kendisine  “Tabi ki fotokopiyi çekerim. Benim de şu etkinliklerin hazırlıklarını yetiştirmem gerekiyordu. Sen bunları yaparken bende fotokopiyi çekerim,” demeniz, en güzel hayır deme şekli olacaktır. Sizden istenilen işin üç katını teklif ederek. Arkadaşınız sizin verdiğiniz işin zorluğu karşısında, fotokopiyi kendisi çekmek isteyecektir.

  • Zamanınızı alanlara hayır diyemiyorsanız,

Hayattaki en değerli şey nedir diye sorsalar, muhakkak zamanı ilk üçün arasına alırız. Bunun için özellikle zaman konusunda biraz cimri olabiliriz. Hayır diyemediğimiz de zamanımızı, başkalarının zamanlarını yaşayarak geçirmeye başlarız. Mesela; okul çıkışı sürekli bizi bir yerlere davet eden arkadaşlarımızı kırmak istemeyiz. Birkaç davetine icabet ettikten sonra bu durum bizi eve geç giderek sıkıntıya sokmaya başladıysa, hayır kelimesini  kullanmadan, “Tabi ki davetin üzere seninle gelebilirim. Bunun ile beraber ben de haftanın beş günü sabah altıda yürüyüşe gidiyorum, sende beni sabahları yalnız bırakmazsın,” diyebiliriz. Bu durum özellikle, evden geç çıkan biri için oldukça zordur. Zamanla, ısrarlı davetin kesildiğini göreceksiniz.

  • Yöneticinize hayır diyemiyorsanız,

Okuldaki işlerimiz, öğrencilere verdiğimiz eğitimlerimiz hep zaman ile sınırlıdır. Yetişmesi gereken haftalık veya aylık müfredat bir hafta veya bir ay sonraya kaydırılamaz. Bunlar öğretmen olarak esneme yapamayacağımız sorumluluklarımızdır. Her alanda sınırlarımızı belirlediğimiz gibi, idare ile de sınırlarımızı belirlememiz gerekir. Genelde ilk öğretmenler kurulu toplantısında görev dağılımı ve tanımı yapılır. Bu toplantı, okul içi personel sınır ve sorumlulukların belirlenmesinde gayet yeterlidir. Fakat anlık değişen durumlar olabilir. Velinin özel ricası, gözden kaçan detaylar gibi. Yönetimin bizden istediği iş, bizim sorumluluk alanımızda ise tabi ki buna “hayır” dememeliyiz. Bunun ile beraber farklı gelişen bir durumdan dolayı idarenin makul sayıda bizden ricasını veya talebini yerine getirmemiz, yardımcı olmaya çalışmamız, işbirlikçi yaklaşım olarak takdir edilen bir davranış olur.

Fakat bu istekler bizim asıl programımızı etkiler sıklıkta olmaya başladı ise, idareye seçim önerisinde bulunabiliriz. Bu konuda özellikle öğretmenlerimizin hassas konu olan ast-üst ilişkisine dikkat ederek davranmasını tavsiye ederiz. Mesela; “Bugün yetişmesi gereken bu dersim vardı efendim, öncesinde hangisini yapmamı istersiniz?” şeklinde öneride bulunabilirsiniz. Bu istemeden de olsa olabilecek aksilik için sizi, sorumlu tutmaktan kurtarır. Veya “istediğiniz işi yapmaya çalışacağım efendim. Bilmenizi isterim ki bu günkü yetişmesi gereken etkinlikte bazı aksamalar olabilir,” şeklinde idareye durum hakkında bilgi verebiliriz. Aslında bu başarılı yöneticilerin tercih ettiği bir yaklaşımdır. Zira burada hayır diyerek itiraz etmek yoktur. Burada sınıf içi durumdan yönetimi haberdar etmek vardır. Bu konudaki olumlu ve yapıcı yaklaşımımızın akıl verme olarak algılanmamasına dikkat etmeliyiz.

  • Velilerinize hayır diyemiyorsanız,

Okulu evden takip eden velilerimiz, bazen programlarda değişiklik önerisinde bulunabilirler. Her zaman önerilere evet cevabını vermemiz, okulda velinin sunduğu programın işlenmesi anlamına gelir. Bu da öğretmen olarak belirlediğimiz programın askıda kalması demek olur. İşte bu gibi durumlarda doğru olan hayır iması; “Tavsiye ettiğiniz program oldukça güzelmiş, fakat bizim bu ayki konumuzdan tamamen farklı. Önerdiğiniz programı, konusu geldiğinde değerlendirmeye alacağım,” şeklinde olabilir.

  • Öğrencilerinize hayır diyemiyorsanız,

Öğrencilerimize karşı hayır kelimesini genelde isteklerinden dolayı değil, şikayetlerinden dolayı kullanırız. Bu gibi durumlarda yaş skalasının hiçbir farkı yoktur. Öğrenciler, kendi arkadaşları ile tartıştıklarında veya kötü konuşan bir arkadaşı olduğunda ilk durak olarak, öğretmenlerinin yanına gelirler. Sorunu çözmede öğretmenleri olarak bize gelmeleri çok güzel tabi. Fakat bu sıklıkla yaşanmaya başlandıysa, o zaman öğrencilerimizde sorun çözme zayıflığı var demektir. Sosyal becerisi zayıf olan öğrencilerimizin sık sık karşılaştığı bu gibi durumlarda onlara, sorun çözmeyi öğretmek için;

Hayır, bana sürekli arkadaşlarını şikayet etme,” yerine, “bu sorununu arkadaşın ile paylaştın mı? Arkadaşını bu konuda uyardın mı? Arkadaşının kullandığı kötü kelimeleri daha önceden başkası da kullanmış olabilir mis? Sorunlarınızı önce kendi aranızda çözmeye çalışmanız daha doğru olacaktır,” şeklinde öneri ile hayır imasında bulunmamız etkili olacaktır.

Öğrendiğimiz her uygulamayı iyi ve güzel amaçlar için kullandığımızda, sorunların daha olumlu neticelendiğini zamanla tecrübe edeceğiz.

Saygılarımla.

Son Okunanlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

81TakipçilerTakip Et
spot_img

Son Yazılar