18.4 C
Türkiye
Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Geçmişten Günümüze Öğretmen Okulu

Saygıdeğer Öğretmenlerim,

Öğretmenlerin eğitimine dair birçok yeni ekoller duymaya ve okumaya başladık. Peki geçmişimizde öğretmenlerin eğitimine dair yapılan çalışmalar nelerdi? Bu defa yazımızda bu konuya yer vermek istedik.

Türk tarihinde öğretmen okulu ilk olarak 1848 yılında açılan Darülmuallimin okuludur. Darülmuallimin okulunda eğitim alan öğretmen adayları, sadece talim ve terbiye eğitimlerini değil, toplumun ihtiyacı olan tüm temel kavramları öğrenmekteydi.

Buradan mezun olan muallimler rüştiye, Sıbyan mektepleri ve medrese gibi eğitim kurumlarında vazifeye başlarlardı. Darülmuallimin okulunda verilen eğitimler bir öğretmenin sahip olması gereken nitelikleri ve öğrenci ilişkilerinde bilinmesi gereken temel konuları içermektedir.

Medreselerde öğretmenlerin sistemleri; nöbet defteri, çalışma takvimi, sorumluluk (görev dağılımı) gibi detaylarla takip edilmekteydi. Müderrisliğe giriş için mülazemet usulü uygulanmış, bu da müderrisliğin (öğretmenliğin) itibarını artırarak, toplumda seçkin meslek olarak kabul görmesini sağlayan uygulama olmuştur.

Osmanlıda müderrislik bürokratik-toplumsal sınıfın üyelerinden sayılır, bu da öğretmenlerin özerk statülerini güçlendirirdi. İlmiye sınıfı Osmanlıda bolca iltifat ve saygı görmekteydi.

Osmanlıda öğretmenler disiplin sağlamada, İslamcı eğitim geleneğinden etkilenmekteydi. Mesela; herhangi bir durumdan dolayı uyarılması gereken öğrencilerin açık olarak herkesin içinde uyarılmasına sıcak bakılmazdı. Bunun öğrenciyi rencide edeceği düşünülerek, bu yaklaşımdan uzak durulması gerektiği savunulmaktaydı.

Konu disiplin etmekte dayak mevzusuna gelince, İbn-i Cema`a, Maverdi ve İbn-i Haldun gibi İslam alimleri hiçbir şekilde dayağa cevaz vermemiş, Alaeddin Çelebi de dayağa olumsuz bakmıştır. Taşköprizade Ahmet Efendi de konuya ilişkin öğrencinin disiplin edilmesi için yumuşak ve mütevazi davranılmasını savunmuştur. Öğretmenlerden sabır, hoşgörü ve affedicilik özelliklerinin güçlü olması istenmekteydi.

Osmanlıda öğretmenlerden istenilen yeterlik kriterleri nelerdi?

Darülmuallimin de (öğretmen yetiştirme okullarında) öğretmenlerin kişilik ve karakter noktasında belli bir seviyeye gelebilmeleri için bu anlamda eğitimlerine yeterince özen gösterildiğini görüyoruz. Öğretmenlerden sahip olmaları istenilen nitelikleri özetlemek gerekirse; meslek sevgisi, iyi niyet, adalet, ilme ve ilim öğrenen ve öğretene saygı, tutarlılık, esneklik, hoşgörü, affedicilik, espri anlayışı, objektiflik, sözleriyle davranışlarının tutarlı olması, koruyuculuk ve davranış bütünlüğü şeklinde sıralayabiliriz. Bu niteliklere sahip İslam Alimlerinden örnek verecek olursak; İmam Gazali, Taşköprizade Ahmet Efendi, İbn-i Haldun verilebilir. İslam Alimleri ve düşünürleri bu niteliklere vurgu yaparak gerek okul içi gerekse okul dışı öğretmen diyaloglarında fayda sağlayıp, muallim itibarını yükselteceğini savunmuşlardır. Hatta tüm öğretmenlerin öğrencilerine eşit davranarak, ayrım gözetmeden hiçbir öğrenciyi mağdur etmeyen öğretmenlerin, adalet hislerinin güçlü olduğu kabul edilirdi.

Osmanlıda öğretmenlerden istenilen mesleki özelliklere gelince, burada da Darülmuallimin okullarında öğretmenlere öğretmenlik sanatını nasıl kullanacakları konusu öğretilmekteydi. Öğretmenlik sanatı öğretilirken; öğrenci psikolojisinin tanınması, öğrenme yaşı ve öğrenme kapasitelerinin belirlenmesi, bireysel farklılıklar, öğretmenin kullanacağı öğretme yöntemlerine varıncaya kadar metodolojik olmasa bile (sanat olarak) çözüm sunan önemli yönlendirmelerde bulunulmuştur. Mesela; Taşköprizade Ahmet Efendi bir öğretmenin ister dünyevi ister uhrevi ilim olsun, öğrencinin yaşı ve kapasitesine uygun konulara adım adım devam ettikçe ileriki konulara terakki edilmesi gerektiğinin önemine işaret etmiştir. Bunun ile beraber diğer İslam eğitimcileri, öğrencilere öğretilecek konuları yaşları ve zihinsel kapasiteleri dikkat edilerek sıralanması gerektiğinin ve öğrencilerin öğrenme arzularını kıracak ve soğutacak davranışlardan uzak durulması gerektiğinin önemi üzerine durmuştur.

Özellikle Darülmuallimin okullarında okuyan öğretmen adaylarına, adap ve nasihat kitaplarında öğrenci psikolojisinin önemine bolca yer verildiğini ve birçok tarih eserlerinde mevzu edildiğini görmek mümkündür.  Mesela; mağdur kesimden gelen öğrencilere ilgi gösterilmesi ve yakın davranılması, öğretmenin eğitime geçmeden önce ilk planda öğrencinin yaratılışını, huyunu suyunu tespit etmesi istenilmekteydi.

Düşük yetenekli öğrencilere anlayabilecekleri seviyeden başlatılması gerektiği savunulmuştur. Buradaki vizyonu şu şekilde tanımlayabiliriz; eğitimde hiçbir öğrencinin eğitim ağının dışında kalmadan, kendi beceri ve kapasitesi ölçüsünde öğrenme olanaklarından faydalanarak eğitim ağının içine alınmaktadır. Burada bireysel öğrenmenin aktif olduğunun izlerini görmekteyiz.

Tüm istenilen bu yaklaşımlar Osmanlıdaki eğitimin gelişi güzel ve standart kalıplardan uzak, gözlem ve düşünceye dayalı temellendirme ile uygulandığını göstermektedir.

Peki, Osmanlı öğretmenlerinin birikim ve kültürleri nasıldı?

Medreselerde işlenilen müfredata dikkat ettiğimizde, öğrencilere dilbilgisinden fıkhı konulara, tefsirden hadise, hatta İslam düşünceleri hakkında bilgi verdiklerini düşünürsek birkaç alanda uzmanlaşmış kişiler olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani Osmanlıda birçok alanda donanımlı olmaları istenilen değil, zorunlu tutulan bir durum halindeydi.

Darülmuallimin okullarında yetiştirilen öğretmenlere verilen eğitim süresi, 3 aşamadan oluşmaktaydı. Bu aşamalar; İbtidâî, İhzârî ve Âli olarak sıralanmaktadır. İbtidâî 5 yıl, İhzârî 2 yıl, Âli 3 yıl sürmekteydi. Bu yıllarda öğretmenlere verilen başlıca dersler; talim, kıraat, ezber, hesap ve defter tutma, Osmanlı tarih ve coğrafyası, Arapça, Farsça, terzilik, dikiş ve nakış, fizyoloji beşerî, hıfzıssıhha, yazı, resim, kitabet ve imla, edebiyat, el işi, kozmografya, elsine-i ecnebiyye, cebir, idare-i beytiyye, tatbikat, ilm-i ahvali ruh, sülüs, rıka gibi öğretmenin nitelikli olması yönünde eğitimler verilmekteydi. Hatta Ayşe Sıdıka Hanım tarafından bizzat “Eğitim Yöntemi” dersi verilmekteydi.

Ez cümle Osmanlıda eğitimler öğretmenler üzerinden şekillenmekteydi. Ve Liyakate dayalı anlayışta olması istenmekteydi. Osmanlıda eğitim, tarih boyunca her zaman bir mesele olmuş ve Osmanlının gündemini her daim meşgul etmiştir. Osmanlı aydınları muallimlerin bilgi, birikim, kültür gibi hususlarına ehemmiyet vermiş, kişisel nitelikleri üzerinden eğitimler alınmasını sağlamışlardır.

Saygılarımla.

Son Okunanlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

81TakipçilerTakip Et
spot_img

Son Yazılar