Saygıdeğer Öğretmenlerim,
Eğitim sezonunun başlamasına oldukça az bir zaman kaldı. Hazırlanması gereken yıllık planlar, haftalık programlar, günlük ders program akışları, sınıfların eğitime hazır hale gelmesi, panoların düzenlenmesi vb. Bizi bekleyen bir dünya işlerimiz var. Bu işlere nerden ve nasıl başlasam diye düşünüyorsanız, işte bu yazımız tam sizin için.
Tüm yapılması gereken işler aklımızda dönüp durmakta. Hangisinden başlanmalı, nasıl başlanmalı, ne zaman başlanmalı, düşünüp duruyoruz. Yapmaya başlamayı ileri bir tarihe atıyor, günler geçtikçe yapmamız gereken işler birikerek gözümüzde daha çok büyüyor ve zor iş haline geliyor.
Zor işlerde yaşadığımız en önemli sorun nedir hiç düşündünüz mü?
Birçok seçenek var elbette. Ama üzerinde mutabık kalacağımızı düşündüğümüz en önemli neden, o zor işe bir türlü başlayamamamızdır. Başlamadığımız bir işi asla bitiremeyiz. O halde zor işleri başarmak için ne yapmamız gerektiğini gelin keşfedelim.
Zor bir işe başlamadan önce o işi düşünmeye başladığımızda beynimiz, otomatik olarak o işin en zor kısmına ya da o işin zorluğuna odaklanır. Bu durum bir türlü o işe başlayamamamıza neden olur. İşe başlamak yerine gereksiz birtakım işlerle uğraşır dururuz. Telefonu elimize alıp bakar ve saatin nasıl geçtiğini anlamayız. Aylardır başlasam mı diye düşündüğümüz önemsiz işleri yapmaya karar verir ve aniden boş işler ile meşgul olma isteği duyarız.
Bu zor işe başlamak için kendimizi hazır hissetmez ya da motivasyonumuzun olmadığına kanaat getiririz. Biz hiç farkında olmadan günler, aylar, yıllar geçip gider. Kendimizin hazır ve motivasyonumuzun tam olduğu o an bir türlü gelmez. Hazır ve motive olmayı bekleriz, ancak o an hiçbir zaman gelmeyecektir.
Başlamak bitirmenin sadece yarısı değil, çok daha fazlasıdır. Çünkü bir işe başlarsanız beyninizde zeigarnik etkisi oluşur. Zeigarnik etkisi Litvanya kökenli psikolog Bluma Zeigarnik tarafından bulunmuştur. Zeigarnik etkisine göre, yarım kalan işlerinizi, tamamladığınız işlere göre daha rahat hatırlarsınız. Bu etkiyi, kitabın bir bölümü öyle heyecanlı bir yerde biter ki, bölüm bittiğinde bırakmayı düşündüğümüz kitabın diğer bölümüne geçer ve okumaya devam ederken yaşarız. Ya da çocuk başladığı oyunu kazanana kadar oynamak ister. Çünkü o oyunu yarım bırakmak istemez. Eminim bunu birçok kez hepimiz yaşamışızdır.
Zeigarnik etkisi ile bir işe başladığımızda bir tür rahatsızlık duyarız. Bir işe başladığımızda o işi bitirene kadar motivasyonumuzu koruruz. İşimiz bittikten sonra şöyle geri dönüp baktığımızda, aslında o işin baştan kabul ettiğimiz kadar zor olmadığını görürüz. Çünkü biz farketmesekte, o işe başladığımızda beynimizde oluşan zeigarnik etkisi, o işe odaklanmamızı ve üstesinden gelmemizi sağlar.
Zeigarnik etkisini incelediğimize ve durumu anladığımıza göre, artık kendimizi bir işe başlamaya nasıl ikna edeceğimizi maddeler halinde inceleyebiliriz;
- 5 saniye kuralı;
Gayet basit bir kuraldır. 5 ten başlayarak geriye doğru sayalım ve yapmamız gereken iş için ilk adımı atalım.
Saymak, bizi harekete geçirecek olan bir stratejidir aslında. Kişi kararlarının %95’ni düşünerek değil, o an hissettiği duygularıyla alarak, harekete geçer. Harekete geçmek için birden motive olmayı beklemek, hatadır. İşi yapmak için size birden istek gelmeyecektir. 5’ten başlayarak geriye doğru sayarak harekete geçtiğinizde ve bu işi yapmaya başladığınızda motive olacak, o işi bitirmek için istekle işi yapmaya devam edeceksiniz.
Alarmınız çaldığında kalmakta zorlanıyorsanız, 5’e kadar sayın ve hemen kalkın. İşi bitirmek için beklemeyin, harekete geçin.
5’ten geriye doğru sayıp işe başladığımızda konsantre olamıyorsak, işe 17 saniye kuralı ile devam edebiliriz. 17 saniye kuralı, kişinin 17 saniye boyunca odaklandığı işe daha kolay konsantre olduğunu savunmaktadır. 17 saniye kuralı sadece işlerimizde değil, yaptığımız ibadetlerde ve dualarda da oldukça etkilidir. Dua ederken ya da namaz kılarken kendimizi ibadetimize veremiyorsak, 17 saniye boyunca ibadetimize odaklanmamız, konsantre olmamıza büyük ölçüde yardımcı olacaktır.
- İlk adım kuralı;
Başlamak istediğimiz işin, bize en yakın gelen yapmak istediğimiz adımını seçelim ve bu adımı yaparak başlayalım. Böylece basit adımlarla da olsa bir işe başlamış olacak ve beynimiz onu tamamlamamız için bizi motive edecektir. Unutmayalım ki, tüm adımlar birinci adımın devamıdır.
- Deadline Belirleme Yöntemi;
Deadline, son tarih demektir. Bitiş tarihi belli olan işe daha kolay adapte olur ve zamanında bitirmeye çalışırsınız. Ayrıca son tarihten önce kendimize kontrol zamanı belirlemek istiyorsak, suni zaman kısıtlaması uygulayarak zamanı etkili kullanabiliriz.
Yapacağımız işi ekip arkadaşlarımıza sunacağımız bir gün belirleyelim. Böylece kendimize sahte bir deadline süresi belirlemiş oluruz. Beynimiz bu süre içinde bu işi bitirmek için organize olacaktır. Burada önemli nokta, bu yapay deadline süresini asla ertelemememiz gerekmektedir. Bunun için sunumumuzu sorumluluğumuz olan insanlara yapmayı tercih etmeliyiz.
Ya yetiştiremezsem diye düşünebiliriz. Emin olun yetiştireceksiniz. Beynimiz sandığımızdan daha mükemmel. Böyle durumlarda kısa yoldan sonuca götürecek yöntemleri bulacaktır.
Saygılarımla…